24 Temmuz 2025 Aslan Yeni Ayı: Nefsin ve İradenin Eşiğinde

Parlayan her şey, altın değildir. Nefs bazen altın sarısına da bürünür.”

24 Temmuz 2025 Tarihinde, TSİ 22.10’da Aslan Burcunun 2°’sinde, Merkür’ün gerilemesiyle aklın karışık olduğu, kalbimizin, duygularımızın gücünün zayıfladığı, hareketten ziyade sükutun kâra geçireceği, Pluto’nun derin derin içimizi oyduğu, dönüşüm krizlerini yaşadığımız, eskiyen elbisemizin göze battığı, karakterimizin zayıf yönlerinin artık acı verdiği, ama müjde ki pluto etkisiyle gelen düşünce dönüştürmeden bırakmaz, merkür gerilerken karışık aklın vereceği zararın, kazandırdığı tecrübeye paha biçilmez, bireysel bazda oldukça güçlü ve güzel bir yeni ay deneyimleyeceğiz. Yani bence güzel, pluto işin içindeyse her ay fazı güzel. İNSAN, baharda her şey güzelken, hayat dört dörtlük akarken, sığ oluyor, çiğ kalıyor, biraz kriz, biraz stres kimseyi öldürmez: )

Global olarak aynı şeyi söylemek mümkün değil, her şey ayan beyan ortada, dünya hiçbir zaman toplu halde selamette olmayacak, aşağıların en aşağısındayız malum, bura dünya, bize burada cennet vadedilmedi ama irademizle burada cennetimize giden yolun anahtarı verildi. Savaş, açlık, doğal felaketler, ölümler, skandallar, nefs hayvanlarının kapışmasında arada kalanlar, yok olanlar, egoların çatışmaları, gücü elde tutanların bencil ve şımarık halleri, velhasıl dünya bir nefs i emmare kuyusu, bu kadar da olmaz diyeceğimiz, komplo deyip geçtiğimiz çoğu şeyin gerçek olduğu bir yer işte. İsrail tüm dünyaya kafa tutacak hepimiz goyimiz malum, kendi sonunu muradullah gereği bu şekilde getirecek, ülkemiz kriz üzerine krizle, savaşın resmi olarak da içinde ki, yaklaştı vakit, yine topluca gideceğimiz büyükçe bir felaketin arefesinde dünya işte, hasat ediliyoruz, geri kalan her şey bahane, yapan da kader memuru bu işlerde, yapılanlar da…

Biz dönelim kendimize, açlık çekenin de sahibi aynı, öldürülenin de, öldürenin de sahibi aynı. Tarafımız belli olsun, elimizden geldiğince karşı duralım zulme, bir şey değişse de değişmese de, bilemeyiz belki kaderin alt levhası birinin birilerinin tepkisine bağlıdır, tüm dünyada zulme dur diyecek biri çıkar, çıkacak elbette ama kabul edelim ki, alem zıtlık prensibiyle ayakta, gece ve gün gibi, kış ve yaz gibi, iyiler ve kötüler gibi, cemal de var celal de var, senin tutacağın saf, senin içinde olduğun hal, senin iradenle seçtiğin taraf mühim, şu yeryüzündeki her şey senin için hazırlanmış perdesi kat kat birer sahne, birer derslik…

Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki; orada olanları akledecek kalbleri, işitecek kulakları olsun. Ne var ki yalnız gözler kör olmaz, göğüslerde olan kalbler de körelir. Hac-46

Ve devam edelim:) Aslan burcu görünür gücün, gönlün ve merkezi kalbin, asaletin, vericiliğin, yönetmenin ve sağlıklı egonun, iradenin burcudur, Aslan’ın olduğu yerde ki, gelişmiş, nefsini değil, kalbini cilalamış bir aslan ise, etik olmayan bir davranış göremezsin, işinde de, aşında da , eşinde de, etiktir daima, doğuştan bir asalete sahiptir ve her yerde ne şekilde olursa olsun mutlaka parlayan güçlü bir ışığa sahiptir. Aslan burcunda kişisel gezegenlere sahip olanlarınız var ise, bir düşünün şimdi, başka konularda belki güvenilmeziz, zaaflarımızla hareket ederiz çoğu zaman, ama aslan burcunun yerleştiği yaşam sahnesi, içinde oturan varsa bir gezegen, orada asilizdir, etik ve iradeliyizdir. Orada kalbimizin aklıyla akleder, eyleme geçeriz, vicdanlıyızdır, adilizdir. Kalbin fırını nere derseniz Aslan’ın olduğu yaşam sahnesidir, Haritamız malum 12 dersi olan bir eğitim öğrenim müfredatı, hayata hazırlanırken Aslan’da kalbimizin çiğlikten kurtulup tadında piştiği yerdir. Ne demiştik, nefsini değil kalbini cilalamış bir aslan ise insan, ahh ne de lezzetli keyiflidir: )

Şimdi gelelim eski tadımızda, kalbimizin fırınında pişirdiğimiz, yıllarca hiç lezzetini bozmadan, bozulmadan aynı tarifle yolculuğumuza devam ettiğimiz elifce hecelere, Aslan’ın dersliği 5. evdir, bu ev insanın hiç ölmeyecek gibi yaşadığı, ürettiği, keyif aldığı, bağlandığı, gönlünü hoş eylediği, ürediği, ölümü aklına getirmeden yatırımlar yaptığı, riskler aldığı, çoğu zaman çocukların ve aşkın, sevgiyi nasıl gösterdiğimizin, verdiğimizin gibi manalara gelen yaşam sahnemizdir. Kısacası Hayat evidir, hani ot gibi yaşamak deyimi vardır ki, hicap duyarım, otun da bir sekli, bir kokusu, bir rengi vardır hayatın içinde, işte aslan bilinci ve sahnesi, hayatın atardamarına karışacağımız, karıştığımız ‘hey! İşte ben de varım’ bir rengim, kokum, beğenilerim, beğenmediklerim, sevgim, sevmediklerim, yeteneğim, yetemediklerim, hayatın içinde kendime kurduğum lüks alanlarımla ben de varım, ot değilim dediğimiz bir bilinçtir. Tüm bunları oluştururken, gösterirken kendimizi kalbimizi katarak içine yaparız. Nefsimizin elinde yaparsak kibire dönüşür, kalbimizle yaparsak ahh işte ne de güzeliz ne de tatlıyız öyle, insanız. Nefsi cilalayarak yaparsak ölümü hiç düşünmeden fütursuzca hayvanlardan da aşağıdayız, ölümlü olduğumuzu bilerek hayatın içinde akıyorsak, meleklerden de üstünüz.

İnsan, güzeli göstermeye programlıdır. Ayıplarımızı, kusurlarımızı nasıl da gizleriz, değil mi? Hele yenilgilerimiz… Zaaflarımız, zayıflıklarımız…Görünmesinler diye rol yapar, gerçeği örtecek kadar yalanlar dizeriz, sonra o yalanlar, utançlar birikir; duygusal yük olur. sırtımızda kambur gibi taşırız, bir bakarız, eğrilmişiz. bazen hayâmızdan, edebimizden, arımızdan utanırız, pişman oluruz, tövbe ederiz, sonra bir soruyla kalakalırız:

Kalbimin saf suyuna yeniden nasıl karışacağım?”

Çünkü yol çoktan şaşmıştır, o saf suyun akışı da, tadı da bozulmuştur, kalpten kopmuşuzdur. Peki sonra ne olur? İnsan arar, ama bir yolu değil, önce kendini arar. Bir durur, içindeki sesi duymaya başlar,

Ben bu değilim…”

Önce utandığın şeyleri saklamamaya başlarsın, sonra eskiden utanıp sustuğun şeyleri şimdi kendine söylemeye başlarsın. Kimse duymasa da olur, kalbine söylemek istersin. bazen bir ağlama gelir; sebepsiz görünür, kalbin pası çözülür. İşte orasıdır dönüşün başladığı yer. kalbe dönüş dediğin, birdenbire olmaz. kırık aynalar gibi, her parçada başka bir yüzün yansır. ama bir gün o aynalardan biri, parıltılarını değil hakikatini sana gösterir.

Ve anlarsın:

Su hâlâ akıyor.

Sen yönünü kaybetmiştin.

Aslan insanda gönle denk gelir hem de gönlün merkezi kalbe, insan kalbinin de tıpkı beyin gibi düşünme kabiliyeti vardır, kalbiyle düşünmek, kalbiyle akletmek gibi, ama kalbin düşünmesi, “verilerle” değil, sezgilerle ve vicdanla olur. Duyguların merkezi de kalptir ve burada tüm insana özgü duygular, sevgi, şefkat, haya, vicdan, kalpte saf hâlde bulunur. sonradan bozulur.

Onları bulandıran şey, dış dünyanın kirli suyudur. o duyguları sonradan bozan nefsimizdir, kalp ise her zaman arıtmak için hazır bekler, kanı bozuk deriz ya hani, ha işte o hesap, zaman zaman kanımıza bizler için var edilen su dünyanın kirli suyu zehri karışır. bunlar zihin aracılığıyla kana sızar ve kalp, her attığında o kiri de pompalamaya başlar.

Bu yalnızca mecaz değildir. Kalp yalnızca duyguların merkezi değil, kan da pompaladığı için; duygusal çürüme zamanla zehire dönüşür. Aslan Yeni Ay evresinde Pluto’nun tam karşısındaki duruşu, kalbiyle akleden, gören, işitenler için bir tür hizalama yapmak için hem iradeyi zorlayan etkiler hem de nefsi zorlayan etkilerle, karmakarışık bir hal içinde oldukça paspal bir kılıkta hırpalayacaktır çoğumuzu. Yalnız öncesi olanın, suyunun akışını bozanların, kalpten uzaklaşanların, kanına aşırı dozda dünya zehri karıştıranların. Valla billa hepimizin nefsine iradesine göre. Ben kendi nefsime güvenmediğim için çözümü asosyallikte buldum: ) kavlime sadığım, tövbekarlardan ablanız:) bilmem nereye kadar kaçacağım:) yani elbet hayatın tam da içindeyim fakat üzerime düşen kadar yapıp edip hemen kaçıyorum kalp evime:) Yani önce kalbi tasfiye, sonra bakarsın nefsi tezkiyeye: ) Bu iki kavramı hangisinin önceliği olduğunu ve nasıl olacağını,bu işlem neticesinde neye dikkat edileceği ve beşeriz ya hani her şeyimiz menfaat, size ne kazandıracağını, gerçekten bu dünyada hayatın öğrencisi gözlemcisi olduğuna inanan kardeşlerim araştırsın. Tam da zamanıdır. Efendimize (sav).

Velhasılıkelam, sözün özü: aslan yeni ayı, bu defa kalbimize yeni bir hâl elbisesi kesip biçmek için doğuyor. Yeni elbisemizin kumaşı ne olacak ve ne çıkar bu kumaştan, bunun tercihini bu defa aklımız değil, kalbimiz verecek.

Ateşten bir gömlek mi bu? Sudan ince bir elbise mi? Havadan hafif bir bluz mu? Topraktan örülmüş bir şal mı? Sen şimdi kendi kalbine sor: “Bu defa hangi hâli giymek istiyorsun?” Nefsine mi bırakacaksın seçimi? Kalbine mi? Nefs görünmez bir gölgemizdir, insan kendi biçtiği elbiseyle nefsini görünür kılar., otur şimdi dikiş makinesinin önüne, Kumaşını biç ki, yamuk olmasın niyetin.

Kes ki, eğrilmesin kelimen. İğnele ama sadece sevgiyle. Düğüm at ama kör etme yolu. Nakışını sabırla işle, Zira bu defaki elbise Pluto’nun etkisiyle seni sen edecek.

Ve dikmeye başlamadan evvel, bir kez daha sor kendine, bu kez hangi hâlimle görünmek istiyorum kendime? Ne saklamak ne göstermek istiyorum dışarıya? Kalbimin dolabında fazladan neler var, asıl kalbim neye ihtiyaç duyuyor şimdi…?

Kaç elbise eskittik bu yolda bir bilsen

Kimi dar geldi artık; ruh gelişti, beden genişledi, kalp değişti.

Kimi bol kaldı döküldü üzerimizden, tutunamadı bize.

Kimi insan lekesi oldu çıkmadı, ne sabun, ne gözyaşı işe yaradı.

Oysa ne çok sevmiştik o elbiseyi

Ne çok yakışıyordu tenimize, ruhumuza, gülüşümüze.

Ama sonra bir diken battı kalpten içeri,

Çıkarttık attık, Yaramız kabuk bağladı.

Eskiler dolapta fazlalık etmesin, yenilere yer versin

Sevgimle kalın e’mi

Elif Hece Öztürk

24 Temmuz ‘25 – İskele

 

  1. Hoş geldiniz Elif Hanım,
    Bildirim gelir gelmez koştum, daha sık yazın, özletmeyin.
    whatsapp kanalınızında da takipçisiyim:=)
    sevginizle kalmaya devam. siz de sık yazın e mi:=)

  2. Eve dönmek için yola çıkmak, güzel elbet,
    Dönüp de çaldığında evin kapısını,tanınıp içeri alınmak…ya da alinmamak…işte asıl mesele bu.

  3. Özlemişiz elifçe heceleri 😍 Kalbinize, yüreğinize, kaleminize sağlık Mehlika Sultanım iyi ki varsınız Allah’a emanetsiniz 💞

Yorum Gönder

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© 2025 Elif Hece Öztürk | Tüm hakları saklıdır.